20 Kasım 2012 Salı

ÜLKELER VE SİNEMA: ALMANYA


              



        Sevgili sinemaseverler geçen ay başlattığımız “Ülkeler ve Sinema” köşemizin bu ayki konuğu Almanya. Çalışkanlıkları ve disiplinleri ile tanıdığımız Almanlar, sinema sanatı ilk ortaya çıktığında farklı tarzdaki filmleri ile kendilerini kanıtlasalar da ülkenin 2.Dünya Savaşına girmesi bir çok sanat dalında olduğu gibi sinemada da geri plana düşmelerine sebep olmuştur. Ancak son yıllarda Yabancı Dilde En İyi Film Oscar’larını kucaklamaları ve 61. yılını deviren Berlin Film Festivali ile gözler yine Almanya sineması üzerinde.




   Alman Sineması denilince DIŞAVURUMCU ALMAN SİNEMASI’ndan söz etmezsek olmaz. 1.Dünya Savaşı sonrası özellikle yenilgiye uğrayan ülkeler büyük bir çöküntü ile karşı karşıya kalmışlardır. Almanya’da ekonomik sorunlarla birlikte ruhsal bir karmaşa da yaşanmaktaydı. “Başta izlenimcilik ve doğacılık olmak üzere hayatın güzelliklerine, doğaya ve içsel huzura odaklanan romantik sanat akımları, iç dünyalarında fırtınalar kopan insanların duygularına tercüman olmaktan çok uzaktı artık. Dışavurumculuk adını alan, sanatçının tüm olumsuz duygularını, endişelerini, korkularını, ümitsizliğini ortaya koyan akım böylesi bir ortamda filizlendi.



    Öncelikle resim sanatını etkisi altına alan, biçim bozumları, derin gölgelemeler, zıt renklerin bir çığlık etkisi yaratırcasına bir arada kullanıldığı karanlık kompozisyonlar, korku ve endişe dolu temalar ile belirlenen dışavurumculuk kısa zamanda mimariden, iç dekorasyona, edebiyatta, tiyatroya sıçradı. Özellikle Almanya’da hüküm süren akımın sinema sanatını da etkilemesi gecikmedi. Ünlü ressam Hermann Warm’ın ‘Filmler canlı resim halini almalıdır.’ Sözü dönemin sinema yönetmenleri Fritz Lang, Robert Wiene, Karl-Heinz Martin, F.Wilhelm Murnau ve Paul Leni’nin filmlerinde hemen karşılık buldu. 1920 yılında çekilen Das Cabinett des Dr. Caligari/Dr. Caligari’nin Muayehanesi” dışavurumcu sinemanın ilk önemli örneği olarak tarihe geçti.Bundan böyle tematik olarak korku dolu fantezilerden, cinayetlerden, intiharlardan, ruh hastalıklarından, bilimin yol açtığı felaketlerden, cinler, periler ve yaratıklardan beslenen, plastik açıdan ise dışavurumcu resimleri andıran karanlık, ürkütücü dekorlarla abartılı köstüm ve makyajlarla, tedirgin edici kontrastlığı ile ışık ve gölgenin etkin kullanımına yaslanan filmler, Caligarist olarak anılacaktı. 

    'Edebiyatta Edgar Allen Poe, tiyatro da ise Max Reinhardt’a karşılık geldiği kabul edilen dışavurumcu sinema, hemen hepsinin görsel tasarımını Alman ressam Albin Grau’ya ait olan Karl Heinz Martin’in Von Morgen bis Mitternacht/Şafaktan Geceyarısına (1920), Fritz Lang’ın Der Müde Tod/Üç Işık (1921) ve Doktor Mabuse der Spieler/Dr. Mabuse (1922), F.Wilhelm Murnau’nun Nosferatu, eine Symphonie des Grauens/Nofreratu (1922), Paul Leni’nin Das Wachsfigurenkabinett/Mumyalar Pavyonu (1924) ve Robert Wiene’ın Orlac Hande/Orlac’ın Elleri (1924) gibi filmleriyle tüm Avrupa’da izleyici buldu.” Pınar Tınaz, Sinema, Ağustos 2006.

    1930’dan sonra yavaş yavaş sinemadaki etkisi azalan dışavurumculuk, bugün özellikle korku ve bilimkurgu sinemasının örnekleri ve kara filmlerin tedirgin edici atmosferlerinde karşımıza çıkmaya devam ediyor.




GEÇMİŞTEN GÜNÜMÜZE ALMANYA SİNEMASI



  • 1917 1.Dünya Savaşı sonrası açılan küçük film şirketleri birleşerek UFA stüdyosu adı altında birleşti.
  • 1919 İlk ekspresyonist film olan Robert Wiene’nin Doktor Caligari’nin Muayenehanesi çekilince, fantastik sinema için alan açıldı. Lang ve Murnau gibi yönetmenlerin başı çektiği Alman Dışavurumculuğu doğmuş oldu.
  • 1925 UFA, MGM ve Paramount’ın otaklığında Parufamet adını aldı.
  • 1929 Nazi Partisi’nin baskıcı rejiminden kaçan yönetmenler (Fritz Lang, Douglas Sirk gibi) ABD’ye göç etti.
  • 1931 Sinema tarihinin ilk kara filmi M çekildi.
  • 1935 Belgesel yönetmeni Leni Riefenstahl, Hitler Kongresi’ni ele alan İradenin Zaferi’ni çekti.
  • 1946 Hans Abich ve Rolf Thiele, ulusal sosyalistlere karşı Yeni Alman sineması akımını başlatmayı düşündüler, ancak başarılı olamadılar.
  • 1951 Berlin Film Festivali’nin temelleri atıldı. Alman Film Ödülleri dağıtılmaya başladı.
  • 1962 Oberhaunsen Manifestosu Alman sinemasını diriltti. Alexsander Kluge ve Edgar Reitz’ın önderliğinde Yeni Alman sineması için birleşildi. Bu akıma sonradan Wenders, Schlöndorf, Fasbinder gibi isimler de katıldı.
  • 1968 Alexsander Kluge’nin Artists Under The Big Top:Perplexed, Venedik’te Altın Aslan alan ilk Alman filmi oldu.
  • 1977 Baader-Meinhof Olayı patlak verdi. Kluge, Fassbinder gibi sinemacılar Almanya’da Bir Sonbahar adlı filmi projeyi üretti. Böylece filmlerin politik tarafı ağır basmaya başladı.
  • 1979 Volker Schlöndorff’ün çektiği Teneke Trompet, Altın Palmiye kazanan ilk Alman filmi oldu.
  • 1981 Sinema tarihinin en iyi denizaltı filmi Das Boot çekildi.
  • 1982 Fassbinder’in ölmesiyle birlikte Yeni Alman sineması akımı son buldu. Wenders, Herzok gibi yönetmenler ülkeden göç ettiler.
  • 1986 Tevfik Başer’in filmi 40 Metrekare Almanya, Almanya’da yaşayan bir Türk yönetmenin çektiği ilk film oldu.
  • 1995 X Filme Creative Pool kuruldu, genç Alman yönetmeler için yuva oldu.
  • 2001 Caroline Ling’in politik içerikli filmi Nowhere In Africa, Yabancı Dilde En İyi Film Oscar’ını aldı. Ödülü, 2007’de Başkalarının Hayatı, 2008’de ise Kalpazanlar kazandı.
  • 2004 Duvara Karşı, Berlin’de Altın ayı alan ikinci Alman filmi oldu.İlki Die Ratten (1955) idi. 



GÖRÜLMESİ GEREKEN ON FİLM 


1.Der Himmel Über Berlin/Berlin Üzerinde Gökyüzü Yön.Wim Wenders 1987

2.Stille Nact/Sessiz Gece Yön. Dani Levy 1995

3.Lola Rent/Koş Lola Koş Yön.Tom Tykwer 1998

4.Tattoo/Dövem Yön.Robert Schwentke 2002

5.Good Bye Lenin/Elveda Lenin Yön. Wolfgang Becker 2003

6.Gegen Die Wand/Berlin Duvarı Yön.Fatih Akın 2004

7.Der Untergang/Çöküş Yön:Oliver Hirschbegel 2004

8.Falscher Bekenner/Sahte İnsanlar Yön:Christoph Hochhausler 2005

9.Pingpong Yön:Matthias Luthard 2006

10.Das Leben Der Anderen/Başkalarının Hayatı Yön.Florian Henckel von Donnersmarck 2007


TAKİP EDİLMESİ GEREKEN YÖNETMENLER

Tom Tywer

Dani Levy

Andreas Dresen

Fatih Akın


Kaynak: Geçmişten Günümüze Almanya Sineması, Görülmesi Gereken On Film ve Takip Edilmesi Gereken Yönetmenler bölümleri Kerem Akça’nın Empire Türkiye, Temmuz 2008 sayısına yazdığı yazıdan alınmıştır. 





Not: Görülmesi gereken on film ve takip edilmesi gereken yönetmenler 1980 sonrası filmler ve yönetmenlerdir.



Yazı müziği : Amy Winehouse-Back To Black, Sting-Shape Of My Heart

 

Derleyen: KAAN OKAN 


Hiç yorum yok: