31 Ocak 2013 Perşembe

ÜLKELER VE SİNEMA : RUSYA


     Sevgili Sinemaseverler, "sıcak denizlere inmek isteyen" Rusya'ya gitmeye ne dersiniz ?Ülke tarihleri en az bizim ülkemiz kadar renkli Rusya'nın sinema tarihine şöyle bir yolculuk yapalım dedik, sizleri de bu yolculukta görmek isteriz.


GEÇMİŞTEN GÜNÜMÜZE RUSYA SİNEMA 


  •  1908 Vladimir Romaşko bir halk türküsüne dayanan, Rusya’nın ilk konulu filmi Stenka Razin’i çekti.
  •    1919 Sinemanın Halk Eğitim Komiserliği’ne devrinden beş gün sonra ünlü VGİK (Birleşik Devlet Filmcilik Enstitüsü) açıldı.
  •  1922 Dzinga Vertov, sinema anlayışını yansıtan Sinema-Göz bildirisini Kinofat dergisinde yayımladı.
  •  1924 Ayzenştayn ve Kuleşov’un önderliğinde bir grup sinemacı Devrimci Sinematografi Derneği’ni kurdu.
  •  1925 Ayzenştayn, Potemkin Zırhlısı’nı çekti.
  •  1926 Rus sinemasının önemli yönetmenlerinden Pudovkin’in başyapıtı Ana gösterime girdi.
  •   1933 Sergey Yutkeviç Ankara’da Atatürk’in Cumhuriyetin 10.Yılı konuşmasını sesli olarak filme aldı.
  •   1946 Stanlin’in baskısı 2.Dünya Savaşı’nın getirdiği yıkımla birleşince sinema endüstrisi durma noktasına geldi. Üretilen film sayısı o yıl 10’u geçmedi.
  •  1951 Sansür ve savaş nedeniyle durgunluk hüküm sürerken, Yuli Raizman’ın Dream of A Cossack filmi Cannes’da SSCB adına ilk defa Altın Palmiye için yarıştı.
  •  1956 Thaw dönemi başladı. Ekolün ilk örneklerinden, Eldar Ryaznov’un Karnaval Gecesi salonlarda cam çerçeve kırdırdı.
  •   1957 Mikhail Kalatonozov’un filmi The Cranes Are Flyning, Altın Palmiye kazanan işl Rus filmi oldu.
  •   1967 Tarkovski’nin Andrey Rublev ve Askoldov’un Komiser filmlerinin yasaklanması özgürlükçü Thaw döneminin sona ermesine neden oldu.
  •   1969 Sergey Bondarçuk’un yönettiği Harp ve Sulh yabancı dilde en iyi film Oscar’ını aldı.
  •  1986 Glasnost ve Perestroyka süreci başladı. Sistemin yozlaşmış yüzüne bakan filmlerin ilk önemli örneği Abulzade’nin Nedamet’i oldu.
  •  1991 Perestroyka döneminde 400’e yakın film çekildi ama devletin sahip olduğu dağıtım sistemi çöktüğü için  filmler seyirci ile buluşamadı.
  •  1996 SSCB’nin dağılmasından sonra başlayan kaos sinemayı vurdu. Devlet destek sisteminin çökmesiyle film sayısı 20’ye kadar düştü.
  •   2000’ler Gece Nöbeti ile başlayan yeni süreçte gişe listelerinin en tepesinde artık Rus filmleri var.

GÖRÜLMESİ GEREKEN 10 FİLM 




1.Taksi Blyuz Yön:Pavel Lungin 1990

2.Kavkazskiy Plennik Yön: Sergey Bodrov 1996 

3.Brat Yön: Aleksey Balabanov 1996 

4.Vor Yön: Pavel Chukhray 1997 

5.Mat I Syn Yön: Aleksandr Sokurov 1997 

6. Vozvrashchenye Yön: Andrey Zvyagintsev 2003 

7.Posledniy Poezd Yön: Aleksey German Jr 2003 

8.Nochnoy Dozor Yön: Timur Berknı 2004 

9.Turetskiy Gambit Yön: Canik Fayziyev 2005 

10. 12 Yön: Nikita Mikhalkov 2007 

(1990 sonrası filmlere yer verilmiştir ve sıralama kronolojiktir.)





TAKİP EDİLMESİ GEREKEN YÖNETMELER

  - Nikita Mikhalkov 


  - Aleksandr Sokurov
 


  - Pavel Lungin 


  - Andrey zvyagintsev 


  - Sergey Bodrov 


  - Aleksey German Jr. 


Kaynak:Geçmişten Günümüze Rusya Sineması, Görülmesi Gereken On Film ve Takip Edilmesi Gereken Yönetmenler bölümleri Olkan Özyurt'un Empire Türkiye, Eylül 2008 sayısına yazdığı yazıdan alınmıştır.

Derleyen:Kaan Okan 


30 Ocak 2013 Çarşamba

SİNEMA VE EDEBİYAT ARASINDAKİ TUTKULU AŞK


Günümüzün en çok takip edilen iki büyük sanat dalı (Edebiyat ve Sinema) arasındaki tutkulu aşk öyküsünü okumaya ne dersiniz?

Türk sinemasında edebiyat uyarlamaları 1960’li yıllarla birlikte yoğunluk kazanmıştır Bu yıllar sadece edebiyat uyarlamalarının yoğun olduğu bir dönem değil genel olarak Türk sinemasında üretimin arttığınıda görmekteyiz. Yeşilçam Öykü Sineması” adlı kitabında Serpil Kırel bu yılları “... Üretim enflasyonun yaşandığı bu yıllarda birdenbire Türk filmi talebinde bir patlama yaşanır. Çok sayıda film daha önce alışkın olunmadık bir biçimde hızla üretilmesi gerekir. Artan talebe yanıt verebilmek için yerli ve yabancı edebiyat ürünleri yanında, sahne oyunları ve resimli romanlar sinemaya uyarlanır.” şeklinde özetlemiştir.

Romanı bir senaristin uyarlaması, senaristin yazar kimliği ile sinemacı kimliğini harmanlayarak yepyeni bir oluşumu ortaya çıkarabilmesini sağlayabilir. Ancak burada da bazı sıkıntılar söz konusudur. Örneğin Adalet Ağaoğlu, “Fikrimin İnce Gülü” adlı romanından uyarlanan filmi beğenmeyerek mahkemeye başvurmuş, Tarık Dursun K., “Alçaktan Uçan Güvercin” filmine senaryoyu da bizzat kendisi yazmasına rağmen, ortaya çıkan sonuçtan memnun olmamıştır. Füruzan, Işıl Özgentürk, İnci Aral, Ümit Kıvanç, Feride Çiçekçioğlu, Metin Kaçan gibi isimler ise yazar kimliklerinin yanına sinemacılığı da eklemişlerdir.

Adalet Ağaoğlu ‘Sinema Edebiyatın Kapısını Çalacaksa…’ adlı  yazısında Türk sinemasının ‘özgün film senaryolarından çok edebiyata yani roman, hikaye, sahne oyunu hatta şiirlere dayanan bir geçmişe sahip’ olduğu fikrini dile getirmiştir.

“Sinema araştırmacısı Agah Özgüç romandan uyarlanan filmleri şu şekilde tasnif eder:
“1.Kurtuluş Şavaşı ve Edebiyat uyarlamaları
2.Köy ve Kasaba Edebiyatı Uyarlamaları
3.Polisiye, serüven, casusluk romanları uyarlamaları
4.Dram ve melodram ve hafif roman uyarlamaları
5.Tarihsel roman uyarlamaları
6.Güldürü edebiyatı uyarlamaları
7.Sosyal roman  uyarlamaları

Türk sinemasının başlangıcındann günümüze kadar edebiyattan uyarlanan bazı belli başlı filmleri şöyle sıralayabiliriz:

Türk sinemasının başlangıç döneminde; ilk konulu filmin 1917’de Moliere’in “Zoraki Nikah” adlı oyunundan uyarlanan “Himmet Ağa’nın İzdivacı” olduğu belirtilir. Bu dönemde Namık Kemal’in “Vatan Yahut Silistre”, Mehmet Rauf’un “Pençe”si ile “Casus” adlı konulu filmler çekilir. Nazım Hikmet’in “Yolcu” adlı oyunu sinemaya uyarlanır.

Daha sonra Hüseyin Rahmi Gürpınar’ın tiyatroya da uyarlanmış olan “Mürebbiye” adlı eseri, Ahmet Fehim tarafından 1919 yılında sinemaya uyarlanır.

Yakup Kadri Karaosmanoğlu’nun “Nur Baba” romanı “Boğaziçi Esrarı” adıyla  1922’de , Halide Edip Adıvar’ın “Ateşten Gömlek”’i 1923’de, Peyami Sefa’nın “Sözde Kızlar” romanı 1922’de filme alınmıştır.

1940’lı yıllara geldiğimizde ise 1945’de Muhsin Ertuğrul’un Faruk Nafiz Çamlıbel’in “Yayla Kartalı” oyununu. 1947’de ise Nazım Hikmet’in “Kızılırmak-Karakoyun”u  sinemaya uyarladığını söyleyebiliriz. Halide Edip Adıvar’ın “Vurun Kahpeye”si (İlki 1949’da Lütfi Ö. Akad tarafından) üç defa sinemaya uyarlanmıştır.

1947 yılında Şadan Kamil, Kerime Nadir’den “Seven Ne Yapmaz”ı; 1951’de Sami Ayanoğlu, Esat Mahmut Karakurt’tan “Allahaısmarladık”ı; 1956’da Osman F. Seden, Muazzez Tahsin Berkand’dan “Sönen Yıldız’ı; 1953’de Atıf Yılmaz, Kerime Nadir’den “Hıçkırık”ı sinemaya uyarlamıştır. Kerime Nadir, Muazzez Tahsin Berkand ve Esat Mahmut Karakurt'un eserleri (kimisi 2.kere olmak üzere) filme alınmıştır.

Halit Ziya Uşaklıgil’in “Kırık Hayatlar” adlı eseri, Halit Refiğ tarafından 1965 yılında sinemaya uyarlanır. Filmin “Kırık Hayatlar”a çağdaş ve geçerli bir yorum katmayı da başardığı söylenmektedir.

Türk sineması, Türk edebiyatından özellikle roman ve hikaye türünden fazlayla faydalanmıştır. Bu türlerden uyarlanan belli başlı eserlerini şöyle sıralayabilirz:

1. Peyami Safa: Cumbadan Rumbaya (1961), Dokuzuncu Hariciye Koğuşu (1967), Sözde Kızlar (1967), Sabahsız Geceler (1968), Cingöz Recai (1969)
 2. Aka Gündüz: Dikmen Yıldızı (1962), Üvey Ana (1967 ve 1971), Bir Şoförün Gizli Defteri (1967), İki Süngü Arasında (1973)
3. Ömer Seyfettin: Kara Peçe (1970)  
4. Halide Edip Adıvar: Döner Ayna (1964), Vurun Kahpeye (1949, 1964 ve 1973), Sinekli Bakkal (1967)  
5. Reşat Nuri Güntekin: Dudaktan Kalbe (1965), Akşam Güneşi (1966), Çalıkuşu (1966), Bir Dağ Masalı (1967), Yaprak Dökümü (1967), Değirmen (1986)
6. Hüseyin Rahmi Gürpınar: İç Güveysi (1970), Gulyabani (Süt Kardeşler adıyla) (1976)  
7. Halit Ziya Uşaklıgil: Kırık Hayatlar (1965)
 8. Orhan Kemal: Avare Mustafa (1961 ve 1980), Murtaza (1965 ve 1984), Vukuat Var (1972), Mahpus (1973), Sokaklardan Biz Kız (1974), El Kızı (1966)  
9. Fakir Baykurt: Yılanların Öcü (1961 ve 1985)  
10. Necati Cumalı: Susuz Yaz (1963), Boş Beşik (1969), Dila Hatun (1977), Mine (1982), Tutku (1984), Dul Bir Kadın (1985), Adı Vasfiye (1985)
11. Kemal Bilbaşar: Cemo (1972)  
12. Yaşar Kemal: Urfa İstanbul (1968), Alageyik (1969), Ağrı Dağı Efsanesi (1975), Yılanı  Öldürseler (1981), Yer Demir Gök Bakır (1987)  
13. Aziz Nesin: Gol Kralı (1980), Zübük (1980)  
14. Rıfat Ilgaz: Hababam Sınıfı (1975), Karartma Geceleri (1990) 15. Füruzan: Benim Sinemalarım (1990) (Füruzan, kendi öyküsünden uyarladığı bu filmi Gülsün Karamustafa ile birlikte yönetmiştir.)  
16. Ferit Edgü: Hakkari’de Bir Mevsim (1982)  
17. Pınar Kür: Asılacak Kadın (1986), Yarın Yarın (1987)  
18. Muzaffer İzgü: Üç Halka 25 (1985), Zıkkımın Kökü (1992)
19. Duygu Asena: Kadının Adı Yok (1987)  
20. Yusuf Atılgan: Anayurt Oteli (1986)
 21.  Kemal Tahir: Karılar Koğuşu (1989)  
22. Zülfü Livaneli: Mutluluk (2007)  
23. Nahid Sırrı Örik: Abdülhamit Düşerken (2002), Kıskanmak (2009)  
24.  Doğu Yücel: Hayalet Kitap (Okul adıyla) (2003)  
25. Hasan Ali Toptaş: Gölgesizler (2008)

Türk Sineması, Türk edebiyatının sadece roman türünden yararlanmamıştır. Şiir ve destanlardan da yararlanılmıştır. Ahmet Muhip Dıranas’ın şiirinden hareketle çekilen “Fahriye Abla” (1984) bu konuda en tanınmış örnektir. “Bunun gibi bilhassa halk hikayesi, destan ve masal gibi halk edebiyatı mahsülleri de Türk sinemasınca değerlendirilmiştir. Bu çalışmalarda asıl maksat; folklor ya da ulusaıl bir geleneğin araştırılması olmamıştır. Masallar ya da destanlar egzotik bir filme dönüşmüş ya da o an izleyici tarafından beğenilen bir türün yardımcı unsuru olarak kullanılmıştır. Köroğlu (1963 ve 1968), Keloğlan (1965 ve 1971), Keloğlan ile Cankız (1972), Keloğlan ile Cankız (1972), Keloğlan Aramızda (1971), Nasreddin Hoca (1965 ve 1971), Zaloğlu Rüstem (1966), Battal Gazi (1966), Bttal Gazi Destanı (1971), Battal Gazi’nin İntikamı (1972), Ferhat ile Şirin (1966), Kerem ile Aslı (1971), Arzu ile Kamber (1971), Leyla ile Mecnun (1972), Dertli Pınar (1978 ve 1982) gibi eserler halk edebiyatı mahsullerinden uyarlama eserlerdir.”

Görüldüğü gibi, Türk edebiyatı Türk sinemasına başta roman ve hikaye olmak üzere diğer türleriyle de kaynaklık etmiştir. Kimi romanlar iki hatta üç kez sinemaya uyarlandığını görmekteyiz. Uyarlanan romanlar çoğu zaman romana göre vasat kalırken kimi filmlerde roman gibi başarılı olmuştur.

21 Ocak 2013 Pazartesi

SESSİZ SİNEMA OYUNUNDA ANLATILMASI EN ZOR FİLMLER-2

    
      Kasım ayında önerdiğimiz 'sessiz sinemada anlatılması zor' 10 yabancı filmden sonra şimdide sadece Türk Sineması'na ait filmlerden 10'unu listeledik.

     Bir önceki sessiz sinema oyununda yenildiyseniz öç almanın tam sırası:)

İşte filmler:

1-VUKUAT VAR

http://www.sinemalar.com/filmler/ara/vukuat%20var

2-HÜRRİYET UĞRUNDA 

http://www.sinemalar.com/film/11272/hurriyet-ugruna-mukaddes-yalan

3-TÜREV

http://www.sinemalar.com/film/1828/turev

4-AŞK ÜZERİNE SÖYLENMEMİŞ HERŞEY


http://www.sinemalar.com/film/6268/ask-uzerine-soylenmemis-hersey

5-UMUT YARINA KALDI


http://www.sinemalar.com/film/6193/umut-yarina-kaldi

6-İTİRAF

http://www.sinemalar.com/film/2343/itiraf

7-BAŞKA SEMTİN ÇOCUKLARI


http://www.sinemalar.com/film/22810/baska-semtin-cocuklari


8-CUMBADAN RUMBAYA



http://www.sinemalar.com/film/12473/cumbadan-rumbaya

9-VALİ

http://www.sinemalar.com/film/13354/vali


10-BANA ŞANS DİLE

http://www.sinemalar.com/film/864/bana-ans-dile

NOT: Bu filmler yeterli gelmediyse, yabancı sinemalara ait bir 10'lük liste için :  http://sinematorler.blogspot.com/2012/11/sessiz-sinema-oyununda-anlatilmasi-en.html

DAMLA KANER



17 Ocak 2013 Perşembe

LINCOLN





     Oscar töreni yaklaşıyor ve yavaş yavaş filmleri izleyip değerlendirmenin vakti geldi de geçiyor bile.İlk filmimiz Steven Spielberg'in yönettiği Lincoln.

     Spielberg son 2 senedir fazlaca aktif durumda bilmem dikkatinizi çekti mi? 2 sene üst üste oscarlık filmler yaratan Spielberg'in bu enerjiyi, verimliliği nereden bulduğunu anlamış değiliz.Geçen sene yönettiği 'Savaş Atı' 6 dalda Oscara adaydı.Ancak ödüllerin hiç birini kazanamadığından mı dersiniz bilinmez, hızını alamayan Spielberg bu sefer 12 dalda aday gösterilen bir dönem filmi ile yine karşımızda.

   
     Öncelikle filmi izlemeden önce üşenmeyin ve Abraham Lincoln'ün hayatını Vikipediden bir araştırın derim, böylelikle filme çok daha hakim olacaksınız, hatta biraz yüzsüzlük yapıp Amerika İç Savaşı'na da bir göz atın diyorum.Okurken bile film izlemiş kadar oluyor insan.Şimdiki ABD başkanı Barack Obama'nın partisi olan Demokrat Parti'nin 1860larda 'Ben zenciye insan demem hadi oradan pis köle.' diyen bir parti olup, nasıl değiştiği merak edilesi bir durum.

     Filmde ABD'nin 16. Başkanı olan Abraham Lincoln'ü Daniel Day Lewis canlandırıyor.Peki nereden tanıyoruz biz bu adamı?

     Kendisi Son Mohikan'dır, ayrıca New York Çeteleri filmindeki acımasız Kasaptır.Son olarak Kan Akacak ve Nine filmlerinde kendini bizlere göstermiştir ve şimdiden 2 Oscar ödülüne sahiptir.Utanmadan hala aday gösterilmektedir üstelik.

Gelelim filme;

     ABD'nin 16. başkanı Abraham Lincoln'ün zencilerin özgürlük haklarını elde etmesini sağlaması ve iç savaşı bitirmesi hikayesini anlatır film.Kendisi bir hukuk dehasıdır ve espirili hikayeleriyle hem ortamı yumuşatması hemde alttan mesaj vermeleriyle meşhurdur.Köleliğin kaldırılması konusunda zaten ABD'nin yarısıyla savaşırken bir yandan kendi kabinesiylede ters düşmektedir.Filmde dönen politik konuşmalar ve taktikler filmin en önemli noktaları.

Bu arada 1860larda Beyaz Sarayın nasıl göründüğünü de görmüş oluyoruz filmde.


     Spielberg çocukluğunu nasıl geçirdi bilmiyorum ama her filminde bir ailevi durum mevcut ve Lincoln'de de bunu hissettirmiş.Düşünün fark edeceksiniz (Yapay zeka, Er Ryan'ı kurtarmak, E.T., Jurassic Park..hep bir ailenin önemi ve çocuk-anne-babanın ilişkisi konusu arkadan gelir).

     Filmde oyuncuların tarihteki gerçek kişilere ne kadar benzediğine bir göz atın bu arada.Çok başarılı seçimler yapmışlar.Özellikle Tomy Lee Jones için Thaddeus Stevens'ın akrabasımı len acaba bile diyebilirsiniz.






     Kısacası Lincoln en iyi film ödülünü alır mı tartışılır, ancak Daniel Day Lewis En İyi Erkek Oyuncu ödülüne yaklaşmış gibi.

DAMLA KANER