18 Eylül 2012 Salı

THE ARTIST



Artist, Cannes Film Festivali’nde Tarrence Malick’in Hayat Ağacı ile yarıştı ve ödülü kaptırdı. Oscar yarışında ise Martin Scorsese’nin Hugo’su ile yarıştı ve ipi göğüsledi. 21. Yüzyılda sessiz sinema yapılır mı demeyin ve Artist’i izleyin. 

Filmin son derece sade ve bilindik bir hikayesi var. Jean Dujardin’in görüntüsü ile sessiz film starlarına fazlasıyla benzediği bu filme 1920’lerde oldukça popüler Gerorge Valentin isimli Hollywood yıldızını canlandırıyor. Karşısında ise George Valentin’e hayran ve tesadüf eseri onunla tanışan Berenice Bejo’nun canlandırdığı Peppy Miller karakteri var. Sessiz film döneminden sesli filmlere geçişin yaşadındığı dönemde, P.Miller’in yükselişine  G.Valentin’in ise çöküşüne şahit olduğumuz filmde ayrıca Amerikan sinemasının 1920’lerdeki hâlini de görüyoruz.

Yönetmen Michel Hazanivicius’ın uzun zamandır tasarladığı ve sinemanın teknolojiden fazlasıyla faydalandığı günümüzde sessiz film çekme konusunda ısrar edip gösterime sokması hem cesaret hem kumar gibi. Çünkü izleyici sessiz bir filme gitmeye çekinebilir. Ama işler böyle olmadı, Artist arkasına aldığı ödül rüzgarlarıyla epey ses getirdi.

Yönetmenin sessiz filmde israr etmesinin en büyük nedeni, sessiz filmin hayal gücünü yükselten bir format olduğuna inanmasında yatıyor. M. Hazanivicius, filme bol bol Alman, Rus, Fransız ve İngiliz sessiz filmleri izleyerek hazırlanmış ama en çok Amerikan sessiz filmlerinden etkilenmiş. Filmin başrol oyuncuları J.Dujardin ve B.Bejo beş ay boyunca aldıkları dans dersleri ile filme hazırlanırken oyuncuların görüntüleri başarılı bir şekilde 1920’ler sinema starlarına dönüştürülmüş.Gerçekten de  iki oyuncu da 1920’lerden fırlamış gibiler. 



Artist gerek festival gösterimleri gerekse ticari gösterimlerinde izleyicileri tarafından sevildi ve izleyenlere hoş bir nostalji yaşattı. Ama ben filmin fazla abartıldığı kanısındayım. Bu yüzyılda sessiz bir filmi izlenir kılmak etbetteki büyük bir başarı, üstelik filmin oyuncuları, görüntü ve sanat yönetiminin bunda etkisi çok fazla ama yine de izlemeyenlerin bir şey kaçıracakları türden bir film değil.
 

KAAN OKAN

Hiç yorum yok: